Cinsel isteksizlik nasıl ele alınmalı ve tedavi edilmeli?
Eşlerin cinsel istek düzeyleri belirgin olarak farklı olduğu zaman ilişkide sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu durum eşler arasında yanlış anlamalara ve ciddi çatışmalara yol açabilmektedir. Tedavinin amacı eşler arasında bir uyum oluşturmaktır. Eğer eşlerden birinde belirgin düzeyde bir istek azlığı varsa, bunun nedenlerini anlayıp istek düzeyini arttırmaya çalışmak gerekir. Bazen de eşlerden birinde aşırı isteklilik ve talepler varsa dengeyi sağlamak açısından bu istek ve talepleri azaltmak gerekebilir. Eğer amaç eşler arasında bir uyum ve ahengin oluşturulmasıysa bu tek bir eşin sorunlarına odaklanarak yapılabilecek bir şey değildir.
Daha önce de söylediğimiz gibi toplumumuzda genel olarak yetiştirme biçimine bağlı olarak kadınlarda cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceler vardır. Daha evlenmeden önce birçok kadında cinsel ilişkinin zor ve acı verici bir iş olduğuna dair bir kanaat yerleşir. Hangimiz zor ve acı verici olduğunu düşündüğümüz bir şeyi gönüllüce yaparız? Daha da ötesi, cinsellikle ilgili bu yanlış inanç kadınları psikolojik açıdan öylesine derinden etkiler ki, cinsel ilişki gerçekten de zor, acı verici, tatsız bir işe dönüşür. Böyle bir durumda kadın hoşnut olmadığı bir şeyi sırf görevi olduğunu düşünerek yapar. Bir de kadınların cinsellikle ilgili hislerini ifade etmesi hoş karşılanmaz. Sanki bu düşük, ahlaksız kadınlara özgü bir özellikmiş gibi algılanır. Oysa ifade edilmeyen hisler paylaşılamaz ve zenginleştirilemez.
Böyle bir durumda erkekler şu soruyu kendilerine sormalılar: “Eşim cinsellikle ilgili duyumlarını hislerini ifade etse ben nasıl karşılarım? Bu konuda eşimi rahatlatıyor ve ona destek oluyor muyum? Yoksa evliliğimizde klasik erkeklik ve kadınlık rollerini itinayla korumaya mı çalışıyorum?” Aslında her iki eşin de bu ve buna benzer soruları kendilerine sormaları çok yararlı olur. Bu sorular kalıplaşmış ilişki biçimlerinin dışına çıkıp daha güzel bir ilişki geliştirmenin ilk adımı olabilir.
Burada klasik diye belirttiğimiz erkeklik ve kadınlık rollerinden de kısaca bahsedelim. Klasik erkeklik özellikleri, cinsellikle ilgili kafasında bir soru ve şüphe olmayan, cinsel ilişkiye her an istekli, hazır, cinsel ilişkide aktif, belirleyici, haşin, ilişkide eşine pek insiyatif bırakmayan şeklinde özetlenebilir. Klasik kadınlık özelliklerini ise, mahcup, sıkılgan, duygularını ve düşüncelerini ifade etmeyen, ilişkide pasif şeklinde belirtebiliriz. Aslında burada cinselliğin bedensel olmaktan çok, bilinçsel olduğunu vurgulamak istiyoruz. İnsan olmanın zorluğu ve güzelliği burada. Daha önce şu ve bu nedenden oluşmuş ve bizi menfi yönde etkileyen düşünce ve davranış kalıplarımızı değiştirebiliriz. Ama bu bilinçli bir gayret gerektiriyor.
Cinsel soğukluk ve isteksizliği gidermede bazı bedensel egzersizlerin de çok yararı vardır. Bu egzersizler hem dokunma duyusunun geliştirilmesini hem de vücudun hassas bölgelerinin keşfini sağlar. Bu faydaları temin etmek için, şu tür egzersizler tavsiye edilebilir:
Öncelikle ılık bir banyo alınır. Zihnen rahat ve kasların olabildiğince gevşemiş olmasına gayret edilir. Vücut sabunlanır. El vücudun değişik bölgelerinde gezdirilerek, hangi vücut bölgelerinin dokunmaya daha hassas olduğu anlaşılmaya çalışılır. Bazen hafifçe okşanır bazen de basınç uygulanır ya da sıkılır. Böylelikle uyaranlar arasındaki farkı ayırt edilmeye başlanır.
Daha sonra doğrudan cinsel organlara yönelik egzersizlere geçilir. Öncelikle cinsel organı çevreleyen kasın hissedilmesi, keşfi önemlidir. Eğer idrar tutulup bırakılıyormuş gibi yapılırsa, bu kas kolay fark edilir. Bu egzersize devam edilirse, kadın bu kasın kullanımını öğrenir. Bu da cinsel ilişki esnasında alınan hazzı arttırır. Daha sonra parmak cinsel organ üzerinde gezdirilir. Özellikle klitoris (bızır) üzerinde parmağın dairesel ve aşağı yukarı hareketleri dokunma duyusu ve hislerin geliştirilmesinde çok yararlıdır.
Bazılarımızda bu tür egzersizleri uygulamak, hatta düşünmek bile rahatsızlık uyandırabilir. Bazılarımıza da kişinin kendi kendine dokunması, bir anlamda uyarması tuhaf gelebilir. O zaman şöyle düşünelim: Cinsel soğukluktan dolayı eşinizle ilişkileriniz çok kötü gidiyorsa ya da bu sorun hayatınızın diğer alanlarını da olumsuz etkiliyorsa, bu sorunu çözmenizde yardımcı olabilecek bazı egzersizler neden tuhaf ya da kötü olsun? Ayrıca bu egzersizleri eşinizle de uygulayabilirisiniz; hatta bu daha da yararlı olabilir.
Uzun süredir beraber yaşayan eşlerin ilişkileri zamanla monotonlaşabilir. Aslında sürekli aynı şekilde tekrarlayan her şey insanda bıkkınlık yaratır. Eşler birbirlerini sevdiği halde cinsel ilişki her iki eş için de sıkıcı hale gelebilir. Bu tür durumlarda küçük değişiklikler yapılması ilişkileri tekrar canlandırabilir. Mesela bazen kısa ayrılıklardan sonra bir araya gelindiğinde insanın algılama ve hissediş biçimleri değişebilir. Hepimiz sürekli yaşadığımız bir yerden bir süreliğine ayrılıp geri döndüğümüzde her şeyin gözümüze farklı göründüğünü tecrübe etmişizdir. Eskiler bunu ‘Tebdil-i mekanda ferahlık vardır’ diye çok güzel söylemişlerdir. Çünkü alışılmış olanın dışına çıktığımızda algılama şeklimiz değişir; ruhumuz adeta tazelenir.
Sürekli aynı şekilde tekrarların canlılığı nasıl öldürdüğünü bir bilimsel deneyi aktararak anlatmaya çalışalım. Bu deney insan beyninin monoton uyarılara nasıl tepki verdiğini anlamak için düzenlenmiştir. Bu amaçla deneye tabi tutulan kişi sesten yalıtılmış, yani ses geçirmeyen bir odaya konur. Odada saat gibi ritmik ve aynı tonda ses çıkaran bir alet vardır. Deneğin başına elektrotlar bağlanır. Bu elektrotlar beyindeki elektrik sinyallerini ölçmektedir. Elektrotlar yardımıyla monoton ses uyarılarına karşı deneğin beyninin verdiği elektrik sinyalleri ölçülür. Sonuç ilginçtir. Beyin başlangıçta ilk ses uyarılarına güçlü bir elektriksel cevap vermekte zamanla cevaplar zayıflamakta sonunda da kaybolmaktadır. Ama sesin tonu ya da ritmi değiştirildiğinde beyin tekrar güçlü bir şekilde tepki vermeye başlamaktadır.
Bu deneyin sonucundaki ilginçlik şuradadır: İnsan beyni monoton şekilde tekrarlayan uyarılara zamanla cevap vermemeye başlıyor, yani onları yok farz ediyor. Bu tıpkı oturduğumuz koltuğu zamanla hiç hissetmemek ya da bir şelalenin yanında yaşayan insanların bu şelalenin sesini hiç duymamaları gibi bir şeydir. Eşlerin birbirlerine verdikleri uyarı hep aynı şekilde olursa, tıpkı deneydeki gibi verilen tepkilerde zamanla sönükleşir. Oysa küçük değişiklikler bile, bir kıyafet değişikliği, tavırlardaki bir değişiklik, mekan değişikliği ilişkiyi canlandırabilir.
Cinsel soğukluğun nedeni bazen de eşler arasındaki geçimsizlikler ve çatışmalar olabilir. Hatta bu sorunun cinsel isteksizlik ve soğuklukta düşünüldüğünden çok daha önemli olduğunu söyleyebiliriz. Eğer cinsel soğukluğun temelinde bu tür çatışmalar varsa çiftin bu sorunu kendi başlarına çözmeleri genellikle zordur. Bu tür durumlarda bir uzman eşliğinde çiftin beraber katılacakları bir aile terapisi çok yararlı olabilir.
UYARI:Bu sayfadaki metin sadece bilgilendirme içindir. Hiçbir zaman kendikendine tanı ve tedavi amacını taşımaz. Herhangibir sağlık probleminiz varsa mutlaka Doktorunuza danışmanız gereklidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder