CİNSEL İSTEK BOZUKLUKLARI
Kadınlarda cinsel istek için biyolojik açıdan bir sorunu olmamasının dışında, kendine güvenmesi, kendisini cinsel açıdan çekici bulması, daha önceki cinsel deneyimlerinde zevk almış olması ve uygun bir partnerin olması gibi faktörlere bağlıdır. Bu faktörlerden herhangi birinin olmaması durumunda cinsel istek bozukluğu ortaya çıkabilir. Cinsel istek bozuklukları seks terapileri merkezlerine en sık başvuru nedenlerinden bir tanesidir.
Cinsel istek bozuklukları genel olarak hipoaktif ve cinsellikten hoşlanmama-kaçınma olmak üzere iki grupta incelenmektedir. Hipoaktif tip ençok rastlanan
cinsel istek bozukluğu olup, seksüel fantazilerin az olması veya hiç olmaması ve cinsel istek azlığı ile karakterizedir. Hipoaktif cinsel istek bozukluğu kadınların %20’sinde görülmekte olup, genellikle ergenlik döneminde başlayıp yaşam boyu devam etmektedir. Bu grup kadınlarda cinsel istek az olmakla ve cinsel aktivitenin başlatılmasında sorumluluk almamakla birlikte, eşleri tarafından uyarıldıkları zaman cinsel istek duyabilir ve orgazm yaşayabilirler. Bu hastalarda cinsel istek azlığının cinselliğe karşı bilinçaltı korkulara karşı bir savunma mekanizması olduğu düşünülmektedir. Bazı kadınlarda ise uzun süre devam eden stress, depresyon veya sıkıntı hali cinsel isteksizliğe neden olabilmektedir. Çiftler arasında cinselliğin tekdüze hale gelmesi, fantazi olmaması ve cinsellik dışında iletişimin bozulması cinsel istek bozukluğuna yol açabilmektedir.
İkinci grup kadınlarda ise cinsel isteksizlikle birlikte, eşleri tarafından uyarılmaya da yanıt yoktur ve orgazm sorunu vardır. Bu grupta esas nedenin psikolojik geilişimin fallik döneminde engellenme ve ödipal çatışmanın çözülmemesi olduğu öne sürülmektedir. Bu gruptaki bazı kadınlarda cinsel isteksizliğin nedeni çocukluk dönemindeki cinsel travmalara (tecavüz gibi) ve daha önceki cinsel ilişkiler sırasında ağrı hissedilmesi olabilir. Bazı kadınlarda cinsel istek bozukluğunun sınıflandırılması oldukça zor olabilir ve her iki gruba da benzer sorunlarla karşımıza çıkabilir.
Cinsel istek bozukluğu ile başvuran kadın veya çiftlerde öncellikle iyi bir öykü alınmalıdır. Cinsel istek bozukluğundan sözedebilmek için sorunun kadında üzüntü ve acıya neden olması, uzun süreli ve ilişkilerinde sorun yaratacak düzeyde olması gerekir. Birçok kadın kendisinde bir cinsel istek sorunu görmediği halde sadece eşlerinin isteği ile terapistlere başvurabilmektedir. İstek bozukluğunun ortaya çıktığı zaman, hastanın cinsel fantazi kurup kurmadığı, masturbasyon yapıp yapmadığı ve diğer partnerlere ilgisi sorunun nedeni konusunda bize önemli ipuçları verebilir. Ayrıca erkek partnerin cinsel istek durumu araştırılarak sorunun gerçek veya relatif olduğu konusunda bilgi edinilebilir.
Cinsel istek bozukluğu sorunu olan hastaların büyük bir bölümü Psikiyatri uzmanlarına başvurmaktadır. Ancak bazı hastalar öncellikle jinekoloik açıdan bir sorun olup olmadığının araştırılması için Kadın-Doğum uzmanlarına başvurabilmektedir. Jinekolojik enfeksiyonlar, endometiozis gibi cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olan hastalıklar, doğum sonrası ve menopoz döneminde cinsel organlarda görülen anatomik değişikliklere bağlı ağrılı cinsel ilişki cinsel isteksizliğe yol açabilmektedir. Cinsel istek bozukluklarına yol açan diğer önemli bir neden ise infertilite (kısırlık)’tır. Uzun süre çocuk sahibi olamayan çiftlerde cinsel ilişkinin tek amacı çocuk sahibi olma haline gelmekte ve bu tekdüzelik cinsel istekte azalmaya yol açabilmektedir. Ayrıca eşler arasında uyumun bozulması cinsel isteksizliği artırmaktadır. Yine gerek menopozal dönemde, gerekse kadına bağlı faktörler nedeniyle çocuk sahibi olamama durumunda kadının kendine güveni azalmakta, kendini cinsel bir obje olarak görmemekte ve bu cinsel istek bozukluğuna neden olabilmektedir.
Jinekoloji kliniklerine başvuran hastalarda muayene sonrasında cinsel ilişkide ağrıya yol açabilecek veya cinsel ilişkiyi zorlaştırabilecek nedenler araştırılmalı ve bir bozukluk saptanması durumunda tedavi edilmelidir. Bu enfeksiyonların tedavisi, menopoz döneminde sistemik veya lokal hormon tedavisi ve doğum sonrası dönemde lokal hormon tedavisi olabilir. Menopoz dönemindeki kadınlarda östrojen tedavisine ek olarak androjen dediğimiz erkeklik hormonu verilebilir. Cinsel ilişki sırasında ağrının en önemli nedenlerinden bir tanesi olan endometrioziste ise gerekirse cerrahi tedavi yöntemlerine başvurulmalıdır. Sildefanil (Viagra)’nın kadın cinsel fonksiyonlarındaki rolü henüz ortaya konamamıştır.
Genel olarak bakıldığında cinsel istek bozukluklarının büyük bir bölümü psikiyatrik nedenlere bağlı olup, evlilik ve seks terapistleri tarafından tedavi edilmesi gerekir. Ancak hastanın öncellikle jinekolojik açıdan muayene edilmesi hem varolan bir patolojinin düzeltilmesi, hem de hastanın terapiste daha rahat yönlendirilmesi için uygun olacaktır.
Kadınlarda cinsel istek için biyolojik açıdan bir sorunu olmamasının dışında, kendine güvenmesi, kendisini cinsel açıdan çekici bulması, daha önceki cinsel deneyimlerinde zevk almış olması ve uygun bir partnerin olması gibi faktörlere bağlıdır. Bu faktörlerden herhangi birinin olmaması durumunda cinsel istek bozukluğu ortaya çıkabilir. Cinsel istek bozuklukları seks terapileri merkezlerine en sık başvuru nedenlerinden bir tanesidir.
Cinsel istek bozuklukları genel olarak hipoaktif ve cinsellikten hoşlanmama-kaçınma olmak üzere iki grupta incelenmektedir. Hipoaktif tip ençok rastlanan
cinsel istek bozukluğu olup, seksüel fantazilerin az olması veya hiç olmaması ve cinsel istek azlığı ile karakterizedir. Hipoaktif cinsel istek bozukluğu kadınların %20’sinde görülmekte olup, genellikle ergenlik döneminde başlayıp yaşam boyu devam etmektedir. Bu grup kadınlarda cinsel istek az olmakla ve cinsel aktivitenin başlatılmasında sorumluluk almamakla birlikte, eşleri tarafından uyarıldıkları zaman cinsel istek duyabilir ve orgazm yaşayabilirler. Bu hastalarda cinsel istek azlığının cinselliğe karşı bilinçaltı korkulara karşı bir savunma mekanizması olduğu düşünülmektedir. Bazı kadınlarda ise uzun süre devam eden stress, depresyon veya sıkıntı hali cinsel isteksizliğe neden olabilmektedir. Çiftler arasında cinselliğin tekdüze hale gelmesi, fantazi olmaması ve cinsellik dışında iletişimin bozulması cinsel istek bozukluğuna yol açabilmektedir.
İkinci grup kadınlarda ise cinsel isteksizlikle birlikte, eşleri tarafından uyarılmaya da yanıt yoktur ve orgazm sorunu vardır. Bu grupta esas nedenin psikolojik geilişimin fallik döneminde engellenme ve ödipal çatışmanın çözülmemesi olduğu öne sürülmektedir. Bu gruptaki bazı kadınlarda cinsel isteksizliğin nedeni çocukluk dönemindeki cinsel travmalara (tecavüz gibi) ve daha önceki cinsel ilişkiler sırasında ağrı hissedilmesi olabilir. Bazı kadınlarda cinsel istek bozukluğunun sınıflandırılması oldukça zor olabilir ve her iki gruba da benzer sorunlarla karşımıza çıkabilir.
Cinsel istek bozukluğu ile başvuran kadın veya çiftlerde öncellikle iyi bir öykü alınmalıdır. Cinsel istek bozukluğundan sözedebilmek için sorunun kadında üzüntü ve acıya neden olması, uzun süreli ve ilişkilerinde sorun yaratacak düzeyde olması gerekir. Birçok kadın kendisinde bir cinsel istek sorunu görmediği halde sadece eşlerinin isteği ile terapistlere başvurabilmektedir. İstek bozukluğunun ortaya çıktığı zaman, hastanın cinsel fantazi kurup kurmadığı, masturbasyon yapıp yapmadığı ve diğer partnerlere ilgisi sorunun nedeni konusunda bize önemli ipuçları verebilir. Ayrıca erkek partnerin cinsel istek durumu araştırılarak sorunun gerçek veya relatif olduğu konusunda bilgi edinilebilir.
Cinsel istek bozukluğu sorunu olan hastaların büyük bir bölümü Psikiyatri uzmanlarına başvurmaktadır. Ancak bazı hastalar öncellikle jinekoloik açıdan bir sorun olup olmadığının araştırılması için Kadın-Doğum uzmanlarına başvurabilmektedir. Jinekolojik enfeksiyonlar, endometiozis gibi cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olan hastalıklar, doğum sonrası ve menopoz döneminde cinsel organlarda görülen anatomik değişikliklere bağlı ağrılı cinsel ilişki cinsel isteksizliğe yol açabilmektedir. Cinsel istek bozukluklarına yol açan diğer önemli bir neden ise infertilite (kısırlık)’tır. Uzun süre çocuk sahibi olamayan çiftlerde cinsel ilişkinin tek amacı çocuk sahibi olma haline gelmekte ve bu tekdüzelik cinsel istekte azalmaya yol açabilmektedir. Ayrıca eşler arasında uyumun bozulması cinsel isteksizliği artırmaktadır. Yine gerek menopozal dönemde, gerekse kadına bağlı faktörler nedeniyle çocuk sahibi olamama durumunda kadının kendine güveni azalmakta, kendini cinsel bir obje olarak görmemekte ve bu cinsel istek bozukluğuna neden olabilmektedir.
Jinekoloji kliniklerine başvuran hastalarda muayene sonrasında cinsel ilişkide ağrıya yol açabilecek veya cinsel ilişkiyi zorlaştırabilecek nedenler araştırılmalı ve bir bozukluk saptanması durumunda tedavi edilmelidir. Bu enfeksiyonların tedavisi, menopoz döneminde sistemik veya lokal hormon tedavisi ve doğum sonrası dönemde lokal hormon tedavisi olabilir. Menopoz dönemindeki kadınlarda östrojen tedavisine ek olarak androjen dediğimiz erkeklik hormonu verilebilir. Cinsel ilişki sırasında ağrının en önemli nedenlerinden bir tanesi olan endometrioziste ise gerekirse cerrahi tedavi yöntemlerine başvurulmalıdır. Sildefanil (Viagra)’nın kadın cinsel fonksiyonlarındaki rolü henüz ortaya konamamıştır.
Genel olarak bakıldığında cinsel istek bozukluklarının büyük bir bölümü psikiyatrik nedenlere bağlı olup, evlilik ve seks terapistleri tarafından tedavi edilmesi gerekir. Ancak hastanın öncellikle jinekolojik açıdan muayene edilmesi hem varolan bir patolojinin düzeltilmesi, hem de hastanın terapiste daha rahat yönlendirilmesi için uygun olacaktır.
UYARI:Bu sayfadaki metin sadece bilgilendirme içindir. Hiçbir zaman kendikendine tanı ve tedavi amacını taşımaz. Herhangibir sağlık probleminiz varsa mutlaka Doktorunuza danışmanız gereklidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder